Viran şehirler gördüm viran insanlar
Ve virane düşler içinde…
Benim de düşlerim biraz dağınıktır
Toparlanmayı unutmuş
Bir yer vardır elbet oturmaya
Ve de bir ikramlık çayım
Dur bekle nefes al
Ayranına bir parça saman attım
Hemen kelimelerini tüketip hastalanma diye
Bilirim ellerim titrer evet
Kırk dereden geçsen de
Kır dağı aşsan da
Testiyi kırdığın an
Sen bir serserisin
Lakin bir mürekkep hatası için
Koca sayfa yırtılmaz
O kalp yarası dil ile silinir
Atalarımın deyimidir unutmam
“Çok mürekkep yaladık”
Bir nesil böyle oluşmuş
Ve ardından nice nesillerin hatasızlığı
Yoksa o eski hocalar
Minik ellerin titremesini nasıl geçirirdi
Bu lehçeyi yeni öğreniyorum
Yeni yeni insanlar okuyorum
Dilim sürçe lisanlara gebe
Bazen manaları unutur
İyi insan lafın üstüne gelir demez de
İti an çomağı hazırla derse
Bilin lakin
Ben ne Tahir’im ne de kelpim
Rahatsız bir ruh
Siz olduğumu anlamam içindir sorum
Sizlere ait olduğumu anlamam içindir sorgum
Kimseye gelme demem
Kimseye de git
Gelmek karanlık bir yolda ilerlemek gibidir
Gidişler içinse bilet kesmem
Vedalara da düşmanın
Cümlelerimin sonu sadece
Üç nokta…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder