Düşünün;

Hayatta bizim önümüze bir bardak koyup ya yarısı dolu dediler ya da yarısı boş diye öğrettiler ama kimse boş bir bardağın doldurulacağını öğretmedi... Bu bir haylaz tarifidir (...) burada süslü laflar boyalı insanlar maskeli yüzler yok !!! Hayatta gerçek diye bildiğimiz şeyler bize öğretilen davranışlar mı yoksa birilerinin biçtiği karaktere söylenen yalanlar mı !? Acaba gerçek diye bir şey var mı !?

8.28.2012

kelime tüccarı-3


İkinci sahne
Katip: Bey biraz delidir. Aldırmayın sözlerine. Çılgınca bir bağlanıştır onunkisi. Delikanlı çağından beri yanındayım. Doktorlar beni duyamadıkları için onu tımarhaneye attılar. Benim varlığıma inandıkları içinse de yıllarca peşini bırakmadılar. Onu ben mahkum ettim kendisine. Dili sivriydi. Susmayı ben öğrettim desem yeridir. Bu gece duramadı yerinde yine. Duyuyor musunuz sorgu melekleri onun hakkında konuşuyorlar. Ne sevabı belli garibimin ne de günahı.
Sorgu meleği 1: Anlam veremiyorum bu adam manyağın teki. Günah mı dedikleri yoksa sevap mı? Felsefesi yüzünden yargılanmamak birçok fani kurallarında yazsa da birçoklarının kellesi uçurulmuştur. Burada haddini bilmeyen sorgulamaya yer yok. Ama bu kul sersemin teki.
Sorgu meleği2: Biz sadece nurdan yaratıldık. Bizde sorgulama, cinsiyet, yeme içme gibi şeyler yok. Yukarıdan emir ne geldiyse onu yaparız. Bu ademoğlu kafayı sıyırmış olmalı. Tanrı istediği için secde etmiştik birimiz hariç! Bunlar ise sersemdiler. Yasak olmasına rağmen zehirli meyveyi yediler ve kibirliyle aynı yolu seçtiler. Bizim cüzi irademiz yok. Onlar gibi günah işleyemeyiz. Hele şu kula bakın neler demiş ‘’ Tanrı şeytanla anlaşmaya vardı‘’ bu muhasebenin içinden çık çıkabilirsen.
Sorgu meleği 1: Tanrı’ya sor bakalım cezası neymiş. Seni bekliyor olmalı.
Azrail: Evet gitmelisin. Git de öğren bakalım cezası neymiş. Ben de anlam veremiyorum bu adama. İnsanoğlu beni bekler. Beni görünce de ilk olarak şaşkınlık belirir gözlerinde. Hemen ardından kimisinde bir tebessüm, kimisininse yarım kalmış işleri için ah çeken gözyaşları. Geleceğimi bile bile son anlarına kadar hayal kurarlar. Halbuki hayatları hayallerinden önce biter. İnadına ep yek atmak gibidir. Tek doğarlar tek de göçerler. İşte bu kısa sürede tek başına olmaktan korkanlar, yalnızlık kılıfı giydirirler kar yağmış geleceğine. Bu kulla ise karşılaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Ama zamanını ne ben biliyorum ne de o. Hayata tek başına tutunmuş. Aynalardan kaçan bir insan. Evet, evet yüzü nasıl bir hal alacak sabırsızlıkla bekliyorum.
İsrafil: Ben de merak ediyorum yalan yok! Ben nefesimi sihirli bir tılsımla birleştirene kadar kabir de neler yaşayacak merak ediyorum. Güya yalan söylemiyormuş. Bir kelime tüccarı hele de inancını yitirmiş ve katibiyle konuşan zavallı. Her işte usta olmak için en iyisini bilmek gerekir. Düşünüyor. Hangi kelimeleri ne amaçla üretildiğini, neden onlara anlam yüklendiğini onlardan nasıl yeni kelimeler türetildiğini düşünüyor. En iyisi olmak için. Kaybetmekten başka kaybedeceği bir şeyi yok imiş. Bir lafı vardı onun neydi.
Azrail: Mecbur olduğum için mutlu değilim, mutlu olduğum için bu hayata mecburum.
İsrafil: Ne karın ağrısıysa.
Azrail: Benim gitmem gerekiyor.
İsrafil: Görüşürüz kolay gelsin.
Azrail: Kolaysa başına gelsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder