Düşünün;

Hayatta bizim önümüze bir bardak koyup ya yarısı dolu dediler ya da yarısı boş diye öğrettiler ama kimse boş bir bardağın doldurulacağını öğretmedi... Bu bir haylaz tarifidir (...) burada süslü laflar boyalı insanlar maskeli yüzler yok !!! Hayatta gerçek diye bildiğimiz şeyler bize öğretilen davranışlar mı yoksa birilerinin biçtiği karaktere söylenen yalanlar mı !? Acaba gerçek diye bir şey var mı !?

8.09.2012

kelime tüccarı;


ŞİZOTİPLADEN-ŞİZOFRENİYE
Hiç Başlanmamış Yazılarım
 Gecenin bir vakti hissettiklerimle boğuşurken, kendi iç sesimle cebelleşirken birden kafama bir şey dank etti. Hayatla ilgili onca inanılan güzel söz, onca tiksinç gelen yaşanmışlıklar, yaşanılması kendi muhtemelinkilerine katarak bu budur usta ve ardından gelen “ay çok güzel”, “of lan böyle hayatı sik…”,”çok haklısın bak şu etrafına öyle değil mi?” abartılmışlıklar, istediği kadar başka şehir, başka ülke, bambaşka insanlar görmüş olmasına rağmen; dünyanın bütün sokaklarını gezmemiş, dünyadaki her çeşit insanla tanışmamış, sadece kendi dar çevresiyle, kendi dar kelimeleriyle, kendi dar kütüphanesinde biriktirdiklerini karın doyurucu ( aslen yağla soğan kavurtturmanın yemek olduğu üstüne konulanların sadece damak zevki için olduğunu hissettiren aşçılar örneğiyle soyuttan somutlaşan insanlar ) düşüncelerle paylaşan etrafımdaki insanları anlamaya başlıyorum.
 Küçükken çocuklar kendi masumlarını bıkkınlık gölgesinde bıkkınlık verircesine hayata neden diye sorması, biraz büyüyünce böyle olması gerekiyormuş diye düşünen, neden olmasınlarla atılan ergenlik dönemi ve az ilerisi olan sanki dünyadaki bütün geçmişini oluşturan belli birikime gelmiş bilim adamlarının şu duygularını kaybetmesi için, kendi kurgularındaki köle fantezileriyle bütünleşen yaptırımlarmışçasına uymaya zorlanma evresi ki işte etrafımda hayattın onlarda yarattığı manevi açlığı maddi açlıklarla gidermeye çalışan ve daha çok maddi kayıplarla borçlanıp buna kulp arayan, çalışamayan, üretemeyen keza ürettirilmeyen, konuşan sadece konuşan vakit öldüren insanlarla ilgili söylüyorum;
-          Her birinize kendi dara ağcınızda adam asmaca oynadığınız kelimelerle yanıt vermeyeceğim, haksız değilsiniz; ama haklı olsanız bir şeyler değişirdi. Değiştirilmeyen şey sizi sabitler ve değişmemek için yıllar içinde değişir kendinizi tanıyamaz, tanıtamaz hale gelirsiniz; çünkü işte bu budur dediğiniz yargılarınız bir yerlerde sayfalarca, hesaplamalarla yıkılıyor ve siz o yıkımdan kurtulmak için kaçıyorsunuz ve yurt arayan komutanlar gibi kendinize yeni kaleler yapıyorsunuz ve yine yıkılıyor. İşte değişmemek. Genellemelerin hepsi yanlıştır bu genellemede dahil gibi kafa karıştıran zıtlıklara bakıp aldanmayın bu basit bir algoritma sadece yerine başka kelimeler koy dene. Aynı şekilde iki zıtlıkla sorular sormak aynı algoritma –yaşamak için mi ölüyoruz, ölmek için mi yaşıyoruz?- . saygı duymadığınız, yapıcı eleştiri  deyip hiçbir şey yapmadan, kıçınızı ağırtarak oturduğunuz sandalyeden, defterinizde ki kelimelerle etrafınıza saydam duvar örülüyor ve hayat bu, ama bu gerçek diye saydam duvara destek çıkıyorsunuz. Peki ama neden?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder