ŞİZOTİPLADEN-ŞİZOFRENİYE
Hiç Başlanmamış Yazılarım
Gecenin bir vakti hissettiklerimle boğuşurken, kendi iç
sesimle cebelleşirken birden kafama bir şey dank etti. Hayatla ilgili onca
inanılan güzel söz, onca tiksinç gelen yaşanmışlıklar, yaşanılması kendi muhtemelinkilerine
katarak bu budur usta ve ardından gelen “ay çok güzel”, “of lan böyle hayatı
sik…”,”çok haklısın bak şu etrafına öyle değil mi?” abartılmışlıklar, istediği
kadar başka şehir, başka ülke, bambaşka insanlar görmüş olmasına rağmen;
dünyanın bütün sokaklarını gezmemiş, dünyadaki her çeşit insanla tanışmamış,
sadece kendi dar çevresiyle, kendi dar kelimeleriyle, kendi dar kütüphanesinde
biriktirdiklerini karın doyurucu ( aslen yağla soğan kavurtturmanın yemek
olduğu üstüne konulanların sadece damak zevki için olduğunu hissettiren aşçılar
örneğiyle soyuttan somutlaşan insanlar ) düşüncelerle paylaşan etrafımdaki
insanları anlamaya başlıyorum.
Küçükken çocuklar kendi masumlarını bıkkınlık
gölgesinde bıkkınlık verircesine hayata neden diye sorması, biraz büyüyünce
böyle olması gerekiyormuş diye düşünen, neden olmasınlarla atılan ergenlik
dönemi ve az ilerisi olan sanki dünyadaki bütün geçmişini oluşturan belli
birikime gelmiş bilim adamlarının şu duygularını kaybetmesi için, kendi
kurgularındaki köle fantezileriyle bütünleşen yaptırımlarmışçasına uymaya
zorlanma evresi ki işte etrafımda hayattın onlarda yarattığı manevi açlığı maddi
açlıklarla gidermeye çalışan ve daha çok maddi kayıplarla borçlanıp buna kulp
arayan, çalışamayan, üretemeyen keza ürettirilmeyen, konuşan sadece konuşan
vakit öldüren insanlarla ilgili söylüyorum;
-
Her
birinize kendi dara ağcınızda adam asmaca oynadığınız kelimelerle yanıt vermeyeceğim,
haksız değilsiniz; ama haklı olsanız bir şeyler değişirdi. Değiştirilmeyen şey
sizi sabitler ve değişmemek için yıllar içinde değişir kendinizi tanıyamaz,
tanıtamaz hale gelirsiniz; çünkü işte bu budur dediğiniz yargılarınız bir
yerlerde sayfalarca, hesaplamalarla yıkılıyor ve siz o yıkımdan kurtulmak için
kaçıyorsunuz ve yurt arayan komutanlar gibi kendinize yeni kaleler yapıyorsunuz
ve yine yıkılıyor. İşte değişmemek. Genellemelerin hepsi yanlıştır bu
genellemede dahil gibi kafa karıştıran zıtlıklara bakıp aldanmayın bu basit bir
algoritma sadece yerine başka kelimeler koy dene. Aynı şekilde iki zıtlıkla
sorular sormak aynı algoritma –yaşamak için mi ölüyoruz, ölmek için mi
yaşıyoruz?- . saygı duymadığınız, yapıcı eleştiri deyip hiçbir şey yapmadan, kıçınızı ağırtarak
oturduğunuz sandalyeden, defterinizde ki kelimelerle etrafınıza saydam duvar
örülüyor ve hayat bu, ama bu gerçek diye saydam duvara destek çıkıyorsunuz. Peki
ama neden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder