Lanet Işıkları
Karanlığı bilirim.
Gecelere hakim kılınan ışıkların olmadığı, kahkahaların süs püsünden uzakta,
gözlerin hatırımıza dahi uğramayacağı rüyaların en dipsizliğinde, bir ben ve
ben olmama inat bensizliğe hakim olunan saatlerin efsunlu sesi. Çok mu cahildim
bu kalabalık yığınlarının arasında? Maske takmayı unutmuşum, yalan dedikleri
aldatma, kandırma sözlerini ruhlarıma nişan diye nakşetmemişken; zoraki gülme
yerine tebessüm, zevk yerine saygının sevgiye yad olduğu bir coğrafyada esen
rüzgar olmak? Hayatta sayılara değer vermemişken daha anlamıyorum kimse de
anlatmıyor. Sayıların şerefi ve onuru yoktur baki olan verilen yeminler ve
sözlerdir. Kaç kişi yatağında, kaç kadeh midende, kaç kuruşluk ruhun varken
elinde ki tabak kaç kuruşuna, o kuruşlar kaç kişinin alnına, o alına değen kaç
annenin dudağında bir dua yahut bir tuzlu sudan ibaret. İnsan mı insan
görmüştüm lakin burası dile dahi alınmayan insan bahçesi olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder