Beşinci Sahne
(Araf
arkadadır sadece silueti görünür)
Bey: Katip
neredeyiz?
Katip: Geldik
beyim, son durak.
Bey: Araf’ta
mıyız?
Katip: Galiba.
Daha kıyamet kopmamış.
Bey: Katip olan
oldu artık. Sana son bir şiir yazmıştım okuyamadım. Utandım. İzin var mıdır?
Katip:
Estağfurullah beyim.
Bey: Artık sen
ben yok katip. Galiba bu diyarda bir tek ben varım. Sorgu başladığında dünyada
tuttuğun kayıtları aç bakalım. Bildiğimiz güvendiğimiz şeylerin ne kadarı
doğruymuş. Tanrı katında yüzümüz ne kadar kızaracak. İşte bunları bilmek
istiyorum. Ama önce dünyadaki yoldaşlığın hatırına sana bu şiiri okumalıyım.
Karanlığın
nefesinden korkanlar unutmasınlar ki
İçinde besledikleri
sevgi gibi duygularla
Kini
güçlendirirler
Sözde
kurulan yaşamlar
Sözde dile
gelen isteklerdir
Bu insanları
baki kılan yoldaşlıkları
Bir çıngırak
yılanının zehr-i aşkı ile son bulur
Sana seçme
şansı vermemişler
Tanrı insanı
yarattı insansa Tanrısını
Onlar gibi
olma sen çocuk
Ben
aynasında kendi düşüklüklerini
Dev sanırlar
Bir şeyden
nefret etmek mi istiyorsun
İlk
kendinden nefret et
Bu gece bir
ateş yakalım senle
Katibin
eteğinin gölgesi vursun
Yüz denilen
günahkar tüccarının yardakçısına
Eller bütün
yalan dolanın ortağıdır
Gözler ise
inkar edilemez bekçileri
İlk bunlara
dikkat et insanlarda
Hepsini
tanıyacaksın
Sabır en
büyük yetenektir
Dervişlerinin
dergahından geçen bir şarap iç
Mutlak
vücuda ilk adım
Seni
anlayamazlar
Tek farkın
neden diye sormak
Tek farkın âşık
olduğun Tanrın
Gördüğün şak
şakçı dünya gerçek değilken
Çocuk
Oyun oyna
insanlarla
Oynadığın
oyunda bir oyun olsun ki
Alttaki
cümle yalan olsun
Üsteki doğru
Hiç şans
verme insanlara
Taviz
dostuna verilir düşmanına değil...
Katip: Ne de
güzel anlattınız hayatımızı efendim. Şu cümlelerinizde sanki şu lahzayı anlatıyor.
Bugün ölmeye
kara verdim
Hava kapalı
bir melankoli iken
Suç ve ahlak
iki büyük günahım
Dillenen
aynı terane
İmkansız!
Kölenin özgürlüğü
Ne varlık ne
de yokluk
Ekmeğimizin bir
parçası
Yenilgiyi de
kabul etmek gerek
Hayatımız
tozpembe değil
Ne kadar
çabalarsan çabala
Boş rüzgarın
yönü değişmiyor
Değiştirilmiyor
ne kader ne de şans
Hayat
kördüğümden ibaret
Çözdükçe
dolanacaksın
Elinde
olmayan gerçekler
Karşına ne
bir lütuf çıkaracak
Ne de sigara
dumanından başka hayal
Elinde
tutmaya çalıştıkça kaybolup giden
Ne gerçek ne
yalan ne de araftan bir gül
Kalbini
zehirleyerek yok olacak
Bile bile
isteye isteye
Mazoşist bir
lanetli
Gülünç utanç
verici bir özür
İşte tam bu
zaman ölmeye karar verdim
Tanrı
kutsallığını kaybedince
Ne doğa ne
Zeus ne de göçmen çingene
Büyülü hayat
sahnemiz
Elveda
külkedisi saat on iki...
Bey: Evet öldük
sonunda katip artık inzivaya çekilebilirsin. Bundan sonra tek başıma
ilerlemeliyim.
Katip: Buyruk
sizden beyim. Esen kalın. Bana ihtiyacınız olursa nerede bulacağınızı
biliyorsunuz.
(katip
sahneden çıkar)
Bey: Evet bir
tiyatro sahnesinin önünde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder